G-YOO, 2017
Yapı, iyi bir arsa analizi ve bölgenin mevcut durumunun olumlu ve olumsuz yanlarının gözetilmesi sonucu biçimlenmiştir. Arsanın batısından geçen Basın Ekspres Yolu’nun yoğun trafiği ve bunun sonucu çıkan yoğun gürültü, doğal aydınlatmanın efektif kullanılması ve arsanın doğusuna konumlanmış elektrik hatları, biçim kararlarına doğrudan etki eden etmenlerdir.
Proje arsasına konumlanacak tek bir prizma, söz edilen problemleri çözmeyecektir. Nasıl konumlanırsa konumlansın mutlaka bir cephesi yoğun trafik gürültüsüne, başka bir cephesi elektrik hatlarının yarattığı kötü görüntüye maruz kalacaktır. Prizmayı trafik gürültüsünden kurtarmak için geri çekince, önünden binlerce araç geçen Basın Ekspres Yolu’ndan görünürlüğü azalacak ve bu kadar çok kullanıcıyla etkileşime geçme avantajı kullanılamamış olacaktır. Bu sebeple yapı kendini diyagonal bir kesimle iki alt parçaya ayırır. Parçaları arsanın karşıt sınırlarına dayandırarak iki yoldan da iyi bir şekilde algılanmasını sağlarken, yol taraflarına dayadığı köşeler sayesinde hem gürültüden etkilenen hem de elektrik hatlarına maruz kalan mekanları minimuma indirgemiştir. İki alt parça, mekân çözümü olarak birbirinin aynısı parçalar değillerdir. Parçalardan biri çekirdek ve şaftlarını hipotenüs kenarına dayayıp kuzeye baktırırken, diğer parça uzun kenarına dayayarak kuzeye baktırmaktadır. Böylece doğal ışık olabildiğince efektif kullanılarak pasif iklimlendirmeye yardımcı olunmaktadır.
Cephelere yapılan mimari dokunuşlar sayesinde yapı iki farklı bina olarak değil, çıkış fikriyle tutarlı olarak bir bütün olarak algılanmaktadır. Birbiriyle güçlü bir kontrast kuran iki cephe malzemesi ile, yapı ayrışmadan önceki “dışı” (siyah) ile ayrıştıktan sonraki “içi” (beyaz) ifade edilmektedir. İki alt parça bir bütün olarak algılanırken, altlarına aldıkları sosyal donatılar, ticari donatılar ve kamusal alanlar sayesinde zeminle zengin bir ilişki kurar. Bütün ayrışırken oluşan kesim düzlemi zemin kotunda da devam ederek bir yarık oluşturur. Bu yarık sayesinde arsanın batı ve doğusundaki farklı kotlar bağlanırken, donatılar yarıktan ışık alacak şekilde konumlanır.
Bölgenin geneli, genellikle az katlı sanayi yapıları ve atölyelerden oluşmaktadır. Kısa vadede bölgenin yüksek yapılarla donatılmış yerleşim bölgesi olacağı öngörülmektedir ve mevcut halinden pek bir şey kalmayacaktır. Bu zaman zarfında cephe malzemesi biraz eskiyecek, belki paslanacak ve artık sanayi yapılarının kalmadığı bölgede kentsel belleğe hizmet ederek şu anki mevcut duruma referans verecektir.
Projenin önerdiği fonksiyonel süreklilik, mekanların ve cephe boşluklarının modüler organizasyonu ile sağlanmaktadır. Siyah cephe üzerindeki her mekan üç farklı boyutlarda boşluklar içerir. Siyah cephenin bu kompozisyonu karşısında beyaz cephe ise, tek bir modül içermektedir. Mekanların cephe ile kurduğu ilişki dolayısıyla, cephede rastgele konumlanmış gibi gözüken fakat altında matematiği olan bir doku oluşur. Bu durum ileride planların değişmesi durumunda dahi, cephede benzer bir dokunun oluşmasına imkan verecektir.
Cephe malzemelerinin birbirleriye yaptıkları güçlü kontrast ve yapıların konumlandırılma stratejisi sayesinde çok farklı vistalarla kullanıcıya farklı perspektifler sunulur. Bir adım önce görülen ile bir sonraki adımda görülen görüntülerin bu denli farklı olması sayesinde sinematografik bir durum elde edilir.
Üçgen plan şeması başta bir problem olarak algılanabilmesine rağmen, bu durum bir başka açıdan olumlu değerlendirilerek, projede daha yaşanabilir mekanlar yaratmak için kullanılmıştır. Böylece kullanıcıya sunulan cephe ve gün ışığı maksimize edilmiştir. Sonuçta bu plan konfigürasyonu, bu ölçekteki küçük daireler için ve bu bölgede yaşayan kullanıcı profiline uygun olarak çok avantajlı bir durum yaratmıştır.